içeriğe geç

Türkçe yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dil midir?

Photo by Celine Ylmz / Unsplash
Sık Sorulan Sorular
Dil Derneği, Bakanlar Kurulunun 24.07.2002 tarih ve 2002-4812 sayılı kararı ile kamu yararına çalışan dernektir.

Soru: Türkçe yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dil midir?
Yanıt: Hayır, Türkçe büyük ölçüde yazıldığı gibi okunan bir dildir. Bütün dillerde yazı ve konuşma dili ayrımı vardır, Türkçede de yazı ve konuşma dili aynı değildir. Ancak Türkçede yazı ve konuşma dilleri arasındaki ayrım, öteki dillere göre daha azdır. Türkçede söylenişte ve yazıda elbette kuraldışı örnekler de vardır; ama biz, yıllardır dilimize giren yabancı öğelerle daha çok uğraştığımız, gözle ve kulakla dili iyi öğretemediğimiz, dilcileri çok ciddiye almadığımız için “Türkçe yazıldığı gibi okunur” gibi yanlış bir savın arkasına takılıyoruz. Örneğin /ğ/nin konuşma ve yazıdaki değişimlerini çokları bilmiyor. Dilimizde hâlâ kullanılmakta olan yabancı sözcüklerin söylenişi kişiden kişiye değişiyor. Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil olsaydı bu sorunlar büyür müydü? Dilcilerin ve uygulayımbilimin (teknolojinin) desteğiyle bir an önce ses işlikleri (laboratuvarları) kurmak ve okullara konuşma dersi koymak zorundayız. Ancak MEB’nin ve üniversitelerin böyle bir çabası yıllardır yok, dille ilgili kurumların, örneğin Dil Derneği’nin de deneyim ve birikimi var; ama parasal gücü yok.


Soru: Türkçede yeradlarına gelen 'dağ, deniz göl,ova...gibi adların ilk harfi büyük mü yazılır?
Yanıt:Türkçede büyük harflerin nerede kullanılacağı Dil Derneği’nin Yazım Kılavuzu’nda ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Bu yapıtı edinerek bilgi edinebilirsiniz. “Coğrafya adları” tamlama biçimindeyse, bileşip kalıplaşmamışsa her sözcüğü büyük harfle başlayarak yazılır: Ağrı Dağı, Belgrat Ormanı, Tuz Gölü, Konya Ovası… gibi.


Soru: Bazı yeradlarına gelen ekler nasıl kullanılır? Örneğin İnciraltı'ya-İnciraltı'na ya da Kemeraltı'ya-Kemeraltı'na kullanımlarından hangisi doğrudur?
Yanıt: Yeradı olan bileşik sözcükler ek aldıklarında, “İnciraltı’na gidiyorum; İnciraltı’ndan geliyorum; İnciraltı’nı gördün mü?” ya da “Kemeraltı’nda buluşalım; Kemeraltı’na gideceğim; Kemeraltı’nın yeni halini gördün mü?” gibi kullanılır.


Soru: Düzeltme imi [ ^ ] nerelerde kullanılır?
Yanıt: Derneğimizin yayımladığı Yazım Kılavuzu’nda (Eylül 2006, 6. baskı), bu im şöyle anlatılmıştır:

  1. Arapça, Farsça kaynaklı sözcüklerde /k/,/g/ ünsüzlerinden sonra gelen /a/, /u/ ünlüleri üzerine düzeltme imi konur: dükkân, kâğıt, mekân, sükûn; dergâh, gâh, rüzgâr, yadigâr..
  2. Yazımları aynı, anlamları ve okunuşları ayrı olan kimi yabancı sözcüklerde de düzeltme imi kullanılır: adet, âdet; alem, âlem; Ali, âli; aşık, âşık; kar, kâr; nar, nâr; mani, mâni…
  3. Arapça, Farsça ve batı kaynaklı sözcüklerde /l/ ünsüzünden sonra gelen /a/, /u/ ünlüleri üzerine düzeltme imi konmaz: billur, klakson, lakin, lazım, reklam, selam, üslup...
  4. Yazımı devlet kuruluşlarınca benimsenmiş olan yeradları ve özel adların yazımında bu imin konması zorunludur: Balâ, Emirâlem, Felâhiye, Islâhiye, Lâpseki; Leylâ, Lâmia...
  5. Nispet eki olan “i”lerin (Ar. Önad eki) üzerine düzeltme imi konmaz: hukuki, iktisadi, insani, milli, siyasi...
  6. Yabancı sözcüklerdeki uzun ünlüleri gösteren harflerin üzerine de düzeltme imi konmaz: adalet, ahlak, badem, evlat, idare, ilaç, ilah, imla, rica, şair, vali...

Soru: Türkçede "Ben bir çay alabilir miyim?", "Ne alırdınız? Çay, kahve?" biçiminde kullanımlar doğru mudur?
Yanıt:“Çay, kahve alır mısınız?” sorusu da yanlış, “alırım” diye yanıt vermek de yanlıştır. İçilecek şeyleri “almak” Türkçenin mantığına aykırıdır. Türkçede çay, kahve, çorba içilir. Çeviri yoluyla dilimize giren ve dilimizin mantığını zorlayan kullanımlardan bir an önce vazgeçmeli, çevremizi de uyarmalıyız.


Soru: "Toplantıya neden gelmemezlik yaptın?" yerine "gelmezlik" de kullanılabilir mi?
Yanıt: Bir yargı oluşturulurken (tümce içinde), anlatımın gereği olarak “gelmemezlik, yapmamazlık…” gibi sözcüklerle “gelmezlik, bilmezlik,” gibi sözcükler de kullanılmaktadır. Ancak bu tür sözcüklerin “Ben yokken eve barka bakmamazlık yapma!” örneğinde olduğu gibi kimi kez “-mamazlık” biçimi, kimi kez “Hadi, bilmezlikten gelme!” gibi “-mezlik” biçimi anlatımı daha anlamlı kılmaktadır.


Soru: Bir sözcükte tekrarlanan hece varsa bu teke indirgenir mi? Örnek: gerekli/liği=gerekliği; sorumlu/luğunu=sorumluğu.
Yanıt: Derneğimizin Yazım Kılavuzunda "gereklilik-gerekliliği", "sorumluluk-sorumluluğu" gibi sözcüklerin ek almış biçimleri yer almıyor. Sözcüklerin ek almış bütün biçimleri gösterilirse kılavuzun kullanımı zorlaşacaktır. Sözcüklerin "gerekliliği", "sorumluluğu" biçimleri doğrudur.


Soru: "Duyarlık" mı, "duyarlılık" mı doğrudur?
Yanıt: Her ikisi de doğrudur; ikisi de kullanılabilir.

En sonuncu